Thursday, December 15, 2016

arada sırada ilginç günler


bazen kötü dönemler geçiriyor insan. bunaldığım bir haftaydı. 
paltomun cebinde sadece cüzdan, anahtar ve telefon ile cumartesi sabahı kendimizi dışarı attık. kalamış, fenerbahçe ve parktaki keyifli gezintiden dönerken bir bahçedeki saksıları inceliyorduk, birden bir kadın sesi "çekinmeyin içeri girin, geliyorum şimdi" dedi. o an farkettik ki o bahçenin içindeki minik sera kabin, bir çiçekçiymiş. bizi bir süre serasında misafir etti ve çiçeklerden konuştuk. sonra barış'ı spora bırakıp her zaman gittiğimiz cadde'deki kafeye giderken yeni bir dergi alıp kendime türk kahvesi ısmarladım. oradan çıktığımda ise o güne kadar farketmediğim kafenin karşısındaki atelier maya'yı keşfettim. sanırım bana uygun takı yapan bir yer buldum :)
her iki mekanın da kendine özgü havaları ve çalışma ortamları bana ilham verdi. işte bu alttaki kare de o gün eve döndüğümde ceplerimden çıkanlar ile çekildi. dergi, iki mekanın kartları, parktan topladığım servi (cupressus sempervirens) kozalakları günün ganimetleri. 




No comments: